Anı Fotoğrafçılığında Görülen Bölgesel Farklılıklar Nelerdir?

Anı fotoğrafçılığı bölgeler arasında çok büyük farklılıklar göstermektedir. Gerek yurt içi farklılıklar gerekse uluslararası farklılıklar göze çarpmaktadır. Bu farklılıkları, kültürel anlayışlarla paralel düşünmek gerekir.

İnsanların yaşam tarzı, anlayışları, gelecekten beklentileri farklı olduğundan doğal olarak, her şeyde olduğu gibi anı fotoğrafçılığında da farklılıklar olacaktır. En basitinden taşrada yaşayan insanın fotoğrafa yaklaşımıyla, şehirde yaşayan insanınki farklı olacaktır.

Örneğin; bir Anadolu köyünde doğum günü kutlanmaz, doğum günü kutlamayı da çok anlamlı bulmazlar. Ancak şehirde tam tersi bir anlayış hakimdir. Şehirde doğum günü kutlamak genel bir beklenti gibidir.

Ya da köyde yapılan bir düğünde öylesi bir fotoğraf çekimi (her zaman değil, bazen hiç fotoğraf çekilmez) ile geçiştirilirken, şehirde fotoğraf çekimleri özeldir. Hem stüdyoda gelinlikli fotoğraf çektirilirken hem de düğün salonu ya da nikâh salonunda fotoğraf çektirilir.

Taşradan askere giden bir genç, ilk fırsatta asker elbisesiyle fotoğraf çektirip ailesine gönderirken şehirde büyüyen genç için bu kadar büyük önem taşımaz. Köyde yetişen insanımızın anılarıyla ilgili fotoğrafı çok olmazken mutlaka askerlikle ilgili anı fotoğrafı vardır. Şehirde yaşayan insanlar için ise mezuniyet töreni daha fazla ilgi çeker, hem de kepli fotoğraf çektirmeye özen gösterirler. Bu farklılıklar ve önem derecesi ülkemizin genelinde değişiklikler gösterir. Durum bizde böyle iken dünya ülkelerinde nasıldır?

Fotoğraf, Mustafa Turgut

Fotoğraf, Mustafa Turgut

Avrupa’ da yaşayan insanlarda anı fotoğrafı daha fazla önemsenmekte, hatta belki de aktivitelerin en önemli ayağını oluşturmaktadır. Örneğin, İngiltere’de bir düğün töreninde fotoğraf çekimi en önemli unsur olarak karşımıza çıkar.

Organizasyonun her noktasında fotoğrafçı bulundurup, gelinin hazırlanmasından, damadın giysisine kadar her anın fotoğrafını çektirmek isterler. Bazen fotoğrafçılar senaryosunu bile yazar.

“Bazen fotoğrafçılar senaryo bile yazar.”

Bütün hazırlıklar fotoğraflanıp, gelinle damadın kiliseye ya da nikâh mekanına gelişleri, papazın karşısında duruşlar, yüzük töreni, öpücük sahnesi. Nikâh sonrası gelinin çiçeğini fırlatması, nedimelerin havaya zıplamaları, damat ve arkadaşlarının havaya şapka fırlatmaları, arkasına teneke kutular bağlanmış gelin arabası, davetlilerin evli çifte bakışları ve kutlamalar. Nikâhtan öncesi ve sonrası çiftlere ait özel fotoğraf çekimleri yapılır. Nikah salonu ve çevresinde, parklarda, bahçelerde deniz kıyısında, tarihi eser çevresinde ve o şehre ait izler taşıyan mekanlarda olabildiğince doğal ortamlarda çevre ile bütünleşmiş olarak çekim yapılır.

Bütün bu süreçte önemsenen unsur doğal olmasıdır. Bütün bu özel ve doğal çekimler düğün gününü ileride güzel bir anı olarak anımsanmasını sağlar.

Portrecilik ve özel gün fotoğrafçılığı, gelişmiş ve özellikle “güzel sanatların” yaşamın içerisinde yerini çok rahatlıkla bulduğu ülkelerde, kendi başına bir sektör haline gelmiştir.

Bu konuda eğitim veren resmi ve özel eğitim kurumlarının (kolejler, üniversiteler ve özel atölyeler) oluşması, sadece bu alanda çalışan fotoğrafçıların yetişebilmesini sağlamıştır.

Türkiye’deki durum ise dünyadaki gelişiminden farklı olmuş ve bu şekilde sürüp gitmektedir. Fotoğrafın icat edildiği yıllarda bu yeni sanat birçok yeniliklerde olduğu gibi o zamanki idareyi korkutmuş ve icadından çok zaman geçtikten sonra ülkemize girmiştir.

Gayrimüslim portreciler tarafından icra edilmeye başlanmıştır. Türkiye’nin ilk fotoğraf okulu olan Fotoğraf Enstitüsü’nün kurulması, fotoğrafın bulunuşundan bir buçuk asır sonra, dönemin fotoğrafçılarının da çabalarıyla gerçekleşmiştir.

Özel atölye girişimleri, yakın bir geçmişte özverili fotoğrafçılar tarafından başlatılmıştır. Ekonomik koşullar, sektörün uzun yıllar malzeme sıkıntısı çekmesine neden olmuş, dünya ile bütünleşmesini güçleştirmiştir. Doğal olarak uzun yıllar stüdyolar, düğün fotoğrafçılığı ile ilgili gelişme ve farklı yaklaşımlardan habersiz, sadece stüdyoda çalışmışlardır.

Ülkemizde de buna benzer anı fotoğrafları çekilmeye başlanmıştır ancak çok da yaygın değildir. Bu konuda isim yapmış olan fotoğrafçılardan Mustafa Turgut ve bir kısım fotoğrafçımız Avrupa tarzında fotoğraflar çekmektedir.

Gerçekte bu türde çekim yapma konusunda ülkemiz çok büyük zenginliklere sahiptir.

Anı Fotoğrafçılığında Teknolojik Gelişimlerin Etkileri

Teknolojik gelişmelerin etkisi, özellikle amatör fotoğrafçılar açısından çok etkili olmuştur. Teknolojinin gelişimine paralel olarak özellikle makine fiyatları ve malzeme maliyetlerini olumlu yönde etkileyip alternatifler oluşunca, her evde bir fotoğraf makinesi bulundurmak bir zorunluluk haline dönüşmüştür. Fotoğrafa yaklaşımı ve ekonomik durumuna göre basit bir makine ya da kaliteli bir makine bulundurmak temel zorunluluk olmuştur.

Tabi yine kişilerin kültürel yapısı bu sonucu etkilemektedir. Hepsinde ortak hedef anı fotoğrafı çekebilmektir. Bir de anı fotoğrafından para kazanmayı amaçlayan fotoğrafçılar ve stüdyolar vardır. Bunlar olabildiğince kaliteli, gelişmiş makineler, araç gereçler kullanır ve bulundururlar.

Teknolojinin bütün olanaklarından yararlanıp en kaliteli fotoğrafları çekerek daha fazla para kazanmayı hedeflerler. Çünkü gelişen teknoloji, beraberinde rekabeti de getirmektedir. Aynı zamanda teknolojinin gelişimiyle birlikte, özellikle ülkemizde 1980’lerden sonra anı fotoğrafçılığında da çok büyük değişiklikler olmuş, hem anlayış, hem de gereksinim olarak değişimler gerçekleşmiştir.

You may also like...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir